Göçebe toplumların yerleşik kültürlerden etkilenmesi gayet doğal bir sonuç. Türk beyleri ve hanları peşlerinde atlı askerleri, hayvanları ve halkıyla batıya doğru göç ederken ki bu göç de birdenbire olmadı kimi erken kimi geç yaklaşık iki yüz senelik bir süreç içinde olmuştur. Bu zaman zarfında ve daha sonrasında, dünyanın en büyük kültürlerinden olan Fars kültüründen etkilenmemesi saçma olurdu heralde. Bu kültür o kadar büyük bir kültürdü ki bugün kullandığımız dini terimlerin bile azımsanmayacak bir kısmı arapça değil farsça. (namaz, abdest, oruç gibi)
Hadi Selçukluları İran toprakları üzerinde diye geçelim. Peki ya Osmanlı... Sırf İran’a komşu oldukları için Osmanlı padişahları farsça şiir yazmıyorlardı heralde. Aslında Türklerin devlet politikası bu yönde olmuştur: Kültürlerin karışımını en güzel biçimde harmanlayarak cihan devleti kurup yönetmek. (Osmanlıcada, mimaride, askeriyede olduğu gibi)
1923 şahlık rejimine kadar Türklerin yönettiği İran’da Türk etkisi olmamış mı acaba? Buna da en basitinden İran’da yaşayan 30 milyon Türk’ü gösterebiliriz.
İran’ın babası Türk olan şu an ki dini devlet başkanı Ayetullah Ali Hamaney’in ve Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın halka Türkçe seslenmeleri ile ilgili video aşağıda. Ahmedinejad’dan fazla söz etmeye gerek yok. Seçim politikası olarak popülist davranıp İsrail’e takılıyor yine. Ama Hamaney’in böyle bir derdi yok. İran’da yaşayan iki ayrı ırkın bir millet ve tek vücut olduğundan bahsediyor. Türk’ün de Fars’ın da ezelden bu yana müslüman ve kardeş olduğunu söylüyor. Geçmişte kırgınlıklar yaşansa da İran farklı yönleri deşiceğine ortak duyguları görüyor. Darısı bizim başımıza.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder