Yağmur var bizim sokakta.Bildiğin yağıyor bereket.Sokağın çocuklarını görüyorum,toplanmışlar maça gidiyorlar,hemde bu yağmurda...Hemen bi 'flaşbek' oldu gözümün bebeğinde.Bende gidiyordum lan maça,hemde havadan yağmur değil,katran yağsa yinede giderdim.Çünkü futbolcu olacağımı sanırdım...
Hep sanardım zaten,hep...Halbuki çok fena sanmışım,büyüdükçe anlıyorum,Kimi zaman kendiliğimden kanmışım bunlara,kimi zamanda kandırmışlar hunharca.Bunların hepsini burada tek tek sayıcam ki başkalarıda kanmasın benim gibi.
Kuş gribi'ni bir kadın hastalığı sanırdım ilk zamanlarda(Argoda kuş:kadın cinsel organı)..Cinsel ilişkiyle ondan ona,öylece yayılıyo sanardım.Hemen önlemimi aldım ama o tv'lerdeki gibi maske takmak yerine 'seks orucuna' girdim.Nasıl bir ''cinsel insan'' olmuşsam o zamanlarda artık,aklım ordaymış hep.O öldürülen tavukların ne günahı var diyordum kendi kendime.Niye maske takıyolar diyordum,bütün kadınlar dezenfektemi edilecek şimdi? diye soruyordum kendime.. Meğer olay öyle değilmiş.Okudum öğrendim,döndüm bu 'geri dönüşümsüz' hatadan.
Bim ve Hatipoğlu gibi marketleri,market değilde, kadınların evlerinde yaptıkları pasta,börekleri götürüp 'gün' yaptıkları yerler sanardım.Kadınlar matinesi sandığım anlarda olmuştur.Ne biliyim oranın market olduğunu,hatta erkeklerinde girebildiklerini.Bizim sokaktaki bütün kadınlar toplanıp,önce hatipoğlun'a, ordanda bim'e giderlerdi ellerinde yiyeceklerle((meğer onları yolda yiyorlarmış)), sonrada yine torbalarla evlere dönerlerdi.Birgün annemle beraber gittim utana sıkıla,o zaman ögrendim ki bildiğim marketmiş lan bunlar.
Diş fırçalama olayım çok garipti.Günde 2 kez fırçalardım dişimi ama bildiğimiz fırçalama değil..Alırdım yumurtayı,onu fırçalardım,'ipana'yla..Sonrada demir çubukla 'tık-tık'diye vururdum yumurtaya.Ee noldu,dişimi fırçaladım.Evde yumurta bitince,paniğe kapılırdım ''olamaz dişlerim çürüyecek'' diye.. Bu olay,birgün yumurtayı tuvalette unutuncaya kadar sürdü.Sonra annem sorunca nedir bu diye,bir-bir haykırdım, yumurtaya yaptıklarımı.Annemde anlattı,cümleye, salak oğlum yok öyle birşey diye başlayarak..Öyle öğrendim.Tv'den,bunları öğrettiler bize.Ne hale gelmişim tv yüzünden.Benim suçum yokki,reklamlarda doktor bile yumurtayı fırçalıyodu...
'Sağ-sol zihniyetler yine çatıştılar' gibi haberler,duyumlar yüzünden solcuları beyninin sol,sağcılarıda beyinlerinin sağ taraflarını kullanan insanlar sanardım.O yaşta ne haberim olur benim,siyasetten,politikadan filan.Görmek istediğim gibi görmüşüm solu,sağı.Bu konuyuda hala daha tam olarak anlayamamakla birlikte,babama sorup doğrusunu ögrendim.
French Kiss..Yani Fransız öpücüğü.Bilmeyen yoktur yani.Kimse demesin,abi ben bilmiyorum,ben hiç yapmadım,utanırım ben,günah bunlar,yok benim dilim kısa filan ..Bahane uydurmayın,kabul edin,hepimiz yaptık işte.Ben sanardım ki,fransız öpücüğü,fransız bir kişinin,fransız olmayan bir kişiye verdiği öpücüktür.O tür hareketlerden uzak büyümüşüm yani napiyim,öyle sanmışım.Halbuki sonradan öğrendim,herhangi bir kişi,istediği herhangi bir kişiye verebiliyomuş bu öpücüğü..Bunuda şöyle öğrendim.Cafede oturuyorum balta gibi, yandaki çift 'yiyişiyo' ama ben bakmıyorum tabi, seslerden anlıyorum.Sonra dayanamadım bir bakış attım bunlara, sanki 'kerhanemi lan burası' diyordum gözlerimle...Hangisinin dili,kimin neresinde çıkartamayınca,hemen aralarına atladım ve uyardım,yasak değil mi lan bu diye.Çocukta bana anlattı,yok abi şöyle böyle dedi ve ben anında ikna oldum.Zaten gönlüm böyle olmasından yanaydı.Anında bir manita yaptım ve üzerinde bizzat denedim.Daha önceden zaten,ince belli bir fransız 'madam'la denemiştim.Aynı tadı aldım yani sorun yok,artık umarsızca öpüşebiliriz.
Beyaz Perde..Yani sinema.Ama ben beyaz perdeyi sinema değil,perdeci dükkanı sanırdım,Taç Perde gibi,Beyaz Perde...Bazen tv'de duyuyordum,beyaz perdenin unutulmaz isimleri filan diye,çok şaşırıyordum,ulan ne köklü perdeciymiş,çalışanları bile ünlü diyordum kendi kendime.Nerde bu dükkan,hangi semtte diye sorup soruştururken ögrendim beyaz perdenin sinema demek olduğunu.Önce bir süre utanç duygusu kapladı içimi ama fazla sürmeden geçti,pişkinliğim devam etti.
Ayşe Teyze..Yani reklamlardaki kızıl saçlı,o nasıl bir beyazdır yani isim koyamıyorum ama bembeyaz bir gömlek ve mavi etek giyen, Ace'ci kadın.O benim için ev hanımlarının süperkahramanıydı.Çok dandik bir efekti vardı ama,''cırt'' diye..Herhangi bir kadın, çarşafını asmaya kalkıştığı sırada çıkan cırt sesi,Ayşe teyzenin alarmıydı sanki.Hemen bi çanta dolusu ace'yle gelirdi,kurtarırdı annelerimizi bu cırt derdinden.Ama ben sanardım ki,annem balkonda çamaşırları asarken çamaşırlardan birisi 'cırt'lasa,ayşe teyze üşenmez,kalkar gelir.Tv'de bana öğretilen mantık buydu ve birgün evde atlayıp zıplarken,atletim cırt etti.Neden atlet onuda bilmiyorumya neyse.Olduğum yere çömeldim,ayşe teyzeyi beklemeye koyuldum.Hareket etmiyorum,çünkü olduğum yerden ayrılmam gerektiği düşüncesini benimsemişim.1 saat oldu yok,2 oldu yok..Sinirlendim başladım küfretmeye,ahlaksızca..Seni kızıl yosma filan,fena küfürler yağdırıyorum aklımın ve yaşımın yettiğince..Annem girdi bir hışımla odama,sus dedi sus,küfür etme artık,ayşe teyze diye biri yok.Annem onu dediği anda sustum bir anda,anlattı annem doğruyu,anladım hatamı,1 dakikalık 'utanç duruşu' sonrası tekrar eski halime dönmüştüm.
Altın Ayı ödüllü,porno sektörünün en kıllı,en fantastik yönetmen ve oyuncusu Şahin K.Ne sanabilirdimki Şahin abiyi.Ama işte seks filmleriyle filan alakam olmadığından dolayı,Şahin abi hakkında çok yanlış şeyler düşünmüşüm.Ben Şahin K. yı, çok uzun bir süre bir araba markası sanıyordum.Aklım sekste değil,arabalarda olduğundan,o ismi her duyduğumda araba aklıma gelirdi.Çünkü örnekleri vardı bunların.Mesela 'Ford Ka' diye bir araba var ya da 'Şahin S' diyede araba var.Benimde böyle düşünmem çok normaldi.Saf biriyim ben,saf dediysem içim temiz.Çok merak ediyordum,acaba nasıl bir araba,binmek için neler vermezdim filan diye hayaller kuruyordum ki..Liseye başladım.Porno cd lerinin havada uçuştuğu bir dönem.Benimde payıma bir cd düştü.Bir baktım,yönetmen Şahin K.Gözümü kapattım,bir daha açtım yine Şahin K. O gün eve en çabuk gittiğim gündü,izledim ve bütün fikirlerim bir anda değişti.Araba filan değildi artık o.O artık bir fenomendi..Bu hatamıda böyle düzelttim.
Sanırım çok keskin hatalardan dönmüşüm.Bunları size anlattıktan sonra,yine içimi bir utanç duygusu kapladı,1 dakika nefesimi tuttum ve geçti.Yine aynı pişkinlğimle devam ediyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder