22 Temmuz 2009 Çarşamba

Rejim dalkavukları ile imkansızı istemek

Reşat Nuri "Yeşil Gece" adlı romanını, şeriat nizamını korumak isteyenleri yobaz olarak gösterip, yeni doğmuş laik sistemin alt yapısını temellendirmek için ısmarlama olarak yazdı deniyorsa da, benim bu eserde dikkatimi çeken, yobazların kitabın sonunda cumhuriyet rejiminin en hakiki muhafızları haline dönüşmeleriydi. Aslında "rejim bahane, mevki makam şahane" sözünü hayata geçiren muhteşem dalkavuklardı onlar.
 
Ülkede işlerine gelmeyen olay vuku bulduğunda "Türkiye laiktir laik kalacak" naraları attıranlar, kendilerini her zaman rejimin en saygın müttefikleri gibi göstermiş, karıştıkları illegal hadiselerden de bu sayede aklanıp çıkabilmişlerdir.
 
Saldırırken sanki karşı taraf gelişmeyi istemiyomuş gibi gösterip "saatlerinizi 100 yıl geri alın" diyenler, Atatürk’ün yazdığı Nutuk’u bile sansürleyecek kadar bağnaz bir durum içerisindedirler. Devrimin sürekli yenilenmesi gerektiğinden bihaber, 80 yıl öncesinde yaşarlar. Değişimi ve gelişmeyi esas istemeyenler de kendileridir. Çünkü makamlarından olmak istemezler, durumlarından memnundurlar ve değişmek onlara mevkilerini kaybettirebilir.

Toplumların ilerlemesi için gelişmeye, değişmeye ve sürekli devrim koşullarına ayak uydurması gerekiyorsa, bu durumun gerçekleşmesi reytinglerini düşünüp abuk sabuk tartışma programı yapan medyayla, cumhuriyet rejimine rağmen elini suya sabuna sokmayıp siyasete karışmayan sivillerle ve yine cumhuriyet rejimine rağmen ısrarla halkı siyasete sokmayıp gündemlerine uyutmaya yönelik konuları alan siyasetçilerle hayli zor görünüyor. Bu duruma statükocu rejim dalkavukluğu yapanları da katarsak imkansızı istemiş oluyoruz.

1 yorum:

  1. bu halk birlikte çok şeyler yapabilecekken dediğin gibi uyutuluyor. hepsi birer küçük adam,küçük doktor,küçük profesör ve küçük devrimci kesiliyor fakat insanların acunsal yaşam enerjilerini kullanmaya bir türlü cesareti yok .. küçük siyaset adamlarının sözlerine deli gibi inanıyorlar ve büyük adamları her zaman büyük bir yalnızlığa hapsediyorlar,onlara işkence üzerine işkence ediyorlar.. sorsak nedenlerini kendileri dahi bilmiyor ..ezberledikleri bir takım kalıplar var küçük adamların ..onların dışına çıkamıyorlar..değişemiyor açılamıyorlar..bu küçük adamların korkuları kendilerinden.. büyük adamlarsa küçük adamlara kendilerini tanımaları için yol açıyor.onların kendilerini tanımalarını istiyorlar.fakat küçük adamlar bunu istemiyor.kendilerini köleleştiren kendilerini mutsuzluğa iten aslında kendileri olduğunu kabul etme sorumluluundan kaçıyorlar..

    YanıtlaSil