29 Temmuz 2009 Çarşamba

Saklı Fantezilerimiz I

Bence hepimizin dışarıya tanıttığı karakteri haricinde bir de içinde yaşayan kendine ait bir dünyası olan karakteri vardır.Bu içimizdeki kişi herhangi bir sebepten dolayı dışarıya vuramadığımız,yapamadığımız,başaramadığımız duygularımızı, öyle sessiz sakinden kendince yaşar.Örnek,herkes patron olmak ister,herkes forvet olmak ister,herkes en komik olmak ister,en zengin omak ister,en güzelini ister,en uzun boylu olmak ister vs. yani kendinde olanı değerlendiren çok azdır.
Bir de abarttığımız zamanlar olur, bekar bir erkeğin doğal davranışı olan hep daha güzelini istemek...
Kendimden örnek veriyim,güzel bir kız arkadaşım var ve bir gün daha güzelini görürsem, bu kız aynı zamanda benim yakın çevremdeyse üstelik bana yakınlık gösterirse hiç düşünmem ona giderim.He önceki kız arkadaşın ne olacak derseniz,o da benden daha yakışıklısını bulsun ben napiyim ben şimdiki fıstığa bakarım...
Benim bu davranışım hoş değil ama erkeğim napabilirm ve bu huyum evlenincede,ölene kadar da(en azından belden altım fonksiyonunu bitirinceye kadar) devam edecek tıp kı tüm erkeklerde olduğu gibi...
Şimdi başlıkta bahsettiğim konuya geliyorum yani elimde ne kadar güzel olsada evlide olsam o içimdeki kişi farklı yerlere doğru dört nala koşuyor...
Bir hastaneye gittiğimde hemen aklıma gelir hemşireler onlara doğru adımlarım hızlanır bişi yapacağımdan değil he içimdeki o kişi istiyor diye giderim.Çünkü o benim yapamadıklarımı yapar ben hemşireye sorular sorarım gülerim ederim, fiziğini gözden geçiririm ama o çoktan hemşireyi yatağa atmıştır kendi dünyasında işini bitirmiş sigarasını çekiyordur.Ama hiç bir zaman bir bayan hasta bakıcının yanına gitmem gitsemde içimdeki kişi böyle pusar,içine çekilir filan,yani kıpırdanma olmaz.
3 sene lise de okudum ve bir gün olsun liseli fantezim olmadı.Ne zaman ki liseden mezun oldum o günden sonra her gece rüyalarımdaydılar.Yüzüme yüzüme eteğini sallayanlar,gözlerimin içine bakarak elma şekerini yalayanlar,lolipop emenler...Halbuki 20 yaşında siyah saçlı beyaz tenli mavi gözlü bir kız önüme geçip lolipop emse, olacak olan, o anda canım lolipop çeker ve giderim bakkal amcadan lolipop alırım.Farkındaysanız mavi gözmüş beyaz tenmiş filan hikaye,odaklandığım yer lolipop.Ama işte bu işi bir liseli kız yapsa durumlar farklı oluyor.Bu durum aynen hemşirede olduğu gibi evlensem bile olacak bi olay.Komşumuzun çocuğuna tercih formu almak için liseye gittiğimde dış karakterim masumdur direk müdürün odasının yolunu tutar tercih formunu alır ve çıkar gider ama işte o içimizdeki kişi...O ne yapar?En canti takımları çeker lisenin yolunu tutar,en başta müdürün odasının yolunu bildiği halde nöbetçi kızla sohbet için ''müdür bey'in odası nerde?'' der.Dersler nasıl? der,erkek arkadaş olaylarına takılma önce okulu bitir der,ve bu sayede sevgilisi var mı onu ögrenir.Kimlik bırakmak gereksiz oldğu halde özellikle bırakır ki,nöbetçi kız ismini ögrensin yaşını ögrensin.Sonra içeriye girer,merdivenlerden çıkan kızları keser 10 kıza daha müdürün odasını sorar...Cengiz Kurtoğlu, Burhan Çaçan en büyük örnekleri değil midir?Burhan abi bıyıklı kocaman bi adam ama 'liseli ah o liseli kısacık etekli dar elbiseli' diye şarkısı var.Ben yazmadımya bunu, Burhan abi yazdı.E herkesin bildiği gibi Cengiz abinin de var 'LİSELİM' i..Ama bu adamların bizden farkı var,onlar 'sanatçı'...İçindeki kişinin isteklerini, arzularını şarkılarıyla dışa vurabiliyolar.Onlar sanatçı olmasaydı nerden bilecektik Burhan ve Cengiz abimizin liseli fantezilerini.Şarkılarıyla dışa vurunca bizde diyebiliyoruz ki ''oh ulan sadece bende yokmuş bu 'saklı' sapık fanteziler...''
Artık mutluyum içimde ki kişiyle o ne düşünürse düşünsün yadırgamıyorum ''oha lan yok artık''demiyorum çünkü bunları düşünen tek insan olmadığımı biliyorum.
Bundan sonra içimdeki kişiyle ilişkilerim nasıl mı olacak?Şu anda ne yapacağımı bilmiyorum , galiba bütün kız arkadaşlarıma liseli eteği giydirip kafasına hemşire bonesi taktırıp sus işareti yaptıracağım...
Saygılar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder